…Siyasal uğraşlarının getirdiği bir hayal kırıklığı yok yazarda, ama cemiyeti ve temsilcilerinde yetkinlik görmüyor oluşu onun edebi yazılarının önce yazılmış olmasına rağmen kitabın ilerleyen kısımlarında derinlik kazandığını gösteriyor. Biz siyasi bir teorisyenden fazlasını, edebi bir pratisyen olma hazırlığındaki bir yazarı okuduk.

Sırtından bıçaklandığını fark etmiş bir gülümsemeyi baston yapıp, inatla önce kendi mahallesiyle hesaplaşan, karşı mahallelere karşı kendi mahallesinin tetikçiliğini yapmak yerine, onları önce kendileri için savaşmaya hazır bir ahlaka davet eden şövalye üslubunca yazmış…

Elinizdeki kitap bir nevi düşünce kumbarası… Zamanın değişkenliğinde beliren tespit ve tahlillerin farklı zamanlarda farklı durumlara bürünmesinin kara-kalem çalışması yani eskizi bir bakıma... Süreç adına bir hafıza nakli ve yorum içeren güncel tarihçe…

Bahadırhan, öyle ya da böyle bir asrı geçmiş olan Türk Milliyetçiliğinin yazın türünde eser veren kalemleri arasındadır artık. Hayattayken her şeye cevap verme, her iftirayı savuşturma şansı varken, bir gün bu şansı olmayacak. Akılların diyeti kısacık hayatlardır. Toplumsal inatlaşma veya önüne mani olarak çıkarılan engellerle savaşmak yerine kendi matriksinde “KAŞIK YOK” diyerek tüm olanları yok sayacağı ve kendi mental uğraşlarına yöneleceği tüm üretimler bugün kıymeti anlaşılır ya da anlaşılmaz ama yarın kesinlikle literatür olacaktır.

Doç. Dr. Mehmet Fatih Doğrucan